GERÇEK DİN

Yalanlar / Gerçekler

Gerçek ve temiz dini kendi çıkarlarına alet etmek isteyen kimseler Kur’an’ın sözlerini eğip bükemedikleri yerlerde hadis adı altında (güya peygamberimizin söyledi sözler olarak) binlerce, kaynağı yine başka bir beşer olan veya bilinmeyen sözü bize dayatmaktadırlar. Yine bu kimseler bizim bu sözlere Kur’an sözüymüş gibi itibar ve itaat etmemizi beklemektedirler.

İnancımızın kaynağı sadece Kur’an’dır. Dinin merkezini Kur’an yapıp aynı zamanda doğruluğu asla ispatlanamayacak olan hadislerden de dinin bir kısmını inşa edenler şirke bulaşmış kimselerdir. Çünkü dinde olmayanı din kabul etmek Allah’tan başka otoriteler kabul etmektir ki bu şirktir.

Hadis diye toplanmış rivayetlerin çoğu peygamberimize iftiralarla doludur. Kur’an’ı anlamak için hadislerin mutlaka öğrenilmesi gereklidir diyerek birbiri ile ve Kur’an’ın ilkeleri ile çelişen binlerce rivayet ile doldurulmuş havuzda boğulmak bunların hangisinin doğru hangisinin uydurma olduğunun araştırmakla şu sayılı günlerimizi heba etmek akıllı bir yöntem değildir. Buna ihtiyaç da yoktur. Buna mecbur da değiliz. Böyle bir ilahi yükümlülüğümüz de yoktur.

Kur’an’ı tek kaynak kabul edip tüm bu kaynakları reddetmek din adına tek otoriteyi Kur’an’a , Allah’ın mesajına vermek hem mesajın sahibi Allah’a hem de mesajı getiren elçiye itaat etmek demektir.

Mesajın sahibi Allah ile görüşemeyeceğimiz ve mesajı getiren elçinin de vefat etmiş olması nedeniyle bize düşen Rabbimizin mesajına güvenmektir. Kur’an tüm sorunlarımızı çözmemiz için yeterlidir.

Kur’an’da geçen Salat’ı bugünkü namaza çevirerek salatın için boşaltıp hiç kimseye faydası olmayan bir ritüel haline getirdiler. Bazı tarihçilere göre peygamberimizin ölümünden sonra İslamiyet’e geçen Zerdüştlerin kendi dinlerinden kalma bu 5 vakit namaz ritüelini devam ettirmişler ve zamanla bu  İslam dininin bir parçası haline gelmiştir. Öyle ki dinin direği olarak kabul edilmektedir. Oysa Kur’an’da bahsi geçen, dinin direği olan namaz değil salattır. Salat, kelime olarak “destek olmak, yardım etmek, sorunları sırtlamak; sorunların çözümünü üzerine almak” demektir.

Allah’ın bizim kılacağımız namaza ihtiyacı yoktur. Allah gücünü Müslümanların kıldığı namazdan almamaktadır. Hatta namazın insana veya etrafındakilere hiçbir faydası yoktur. Aksine Müslümanları uyuşturduğu, zamanlarının büyük bir çoğunluğunu harcattığı, onlara düşünme fırsatı vermediği, robotlaştırdığı için dönemin idarecileri tarafından dine boca edilmiş bir yalandır. Namaz kelimesi ile değiştirdikleri salat cehalet ve yoksullukla mücadelede en büyük silahtır.  Cahil ve yoksul toplumu istediğiniz gibi güdersiniz. Peygamberimizin vefatının ardından; düşünen, varlıklı ve güçlü bir toplum istemeyen idarecilerin toplumu uyutmak, iktidarlarını sürdürebilmek için kullandığı taktiklerden biridir.

Bugün 5 vakit kılınan namaz Zerdüştlük’ten kalma bir rituel olup İslami kaynaklarda Kur’an harici hadislerden başka yerden gelmemektedir. Zaten bu yüzden hadis savunucuları bugün “hadisler olmasa nasıl namaz kılardık Kur’an’da bu yazmaz” demektedirler. Gerçekten de Kur’an’da bugün geleneğin anladığı şekilde bir namaz yoktur.

Rabbimizin bize uygula diye gönderdiği ayetleri namaz gibi bir ritüelle ona geri okumanın kimseye bir faydası olmaz. İslam ritüel bir din değil eylem dinidir.

Kur’an’da insanlara yapılması emredilen bireysel ve grup halinde yani yapılış şekline göre iki tür salat vardır. Bir üçüncü salat daha vardır ama o sadece peygamberimize özgü olup sadece onun yapması istenmiştir.

Geleneksel görüş namazı Hud 114 ve İsra 78’de bahsedilen salatı namaz ve onun vakitleri için delil göstermektedir. Oysa Hud 114 ve İsra 78’de yer alan salat Hz. Muhammed AS’ya özgü salat (eğitim öğretim) vaktinden bahseder. 

Hud 114
İsra 78

Kur’an’da Hud 87 ye bakınca salatın bugünkü namaz ile ilgisi olmadığını görüyoruz.

Hud 87

Burada engel olunan salat insanları atalara kulluk etmekten ve mallarını istediği gibi harcamaktan men eden bugünkü anlamdaki namaz olamaz; hiç mantıklı değil.

Cuma cem olma yumruk olma demektir. Cuma bir günün adı değildir. Mahallenin gündem toplantısıdır. O toplantıda müminler bir araya gelip lokal bölgelerindeki (mahalle vb) ihtiyaç sahiplerinin belirlenmesi , eğitim öğretim ile ilgili sorunların konuşulması tartışılması çözüm aranması gibi faaliyetleri içeren dayanışma toplantısı yapılır. İhtiyaç sahipleri için para toplanır.

Geleneğin namazdan önce alınması gerektiğini iddia ettiği abdest ise Kur’an’da Cuma etkinliğine katılmadan önce yani toplum içine çıkmadan önce temizlenmekten bahseder. Bugün nasıl bir düğüne bir toplantıya bir etkinliğe giderken duş alıp üstümüze başımıza özen gösteriyorsak o zaman da Rabbimiz bizden temizlenmemizi pis kokmamamızı istemektedir.

Gelin Nisa 43 ve Maide 6’yı birlikte okuyalım;

Nisa 43
Maide 6

Maide süresi 6 ve Nisa suresi 43 Cuma salatına katılmanın şartlarını anlatır namaz kılmadan önce alınacak abdesti değil !

Cuma ya giderken bedenini ve aklını temizle, her şeyinle toplantıya odaklan der.

Yine yeri gelmişken açmamız gereken diğer bir kavram ise Cünüplüktür. 

Cünüplük uzak kalmak , gündemden uzak olmak, aklı başka yerde olmak demektir. Aklın başka yerlerdeyken katılacağın salat etkinliğine bir faydan olmayacağı için cünüp iken salat’a gelmenin bir fayda sağlamayacağı anlatılmaktadır (Bazı istisnalara da yer verilmiştir.)

Nisa suresi 103 ayetteki vakti belirlenmiş olan ve farz olan salat Cuma salatıdır.

Sonra eğitim-öğretimi tamamlayınca, artık Allah’ı ayakta, oturarak, yanlarınız üzerinde iken anın. Sükûnet bulduğunuzda/güvene erdiğinizde, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun, ayakta tutun]. Hiç şüphesiz salât [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma görevi], eskiden beri mü’minler üzerine vakti belirlenmiş bir yazgıdır.

Nisa 103

Cuma 9 ‘da bahsi geçen çağrı Cuma günü Salat için yani toplantı için çağrıldığınızda demektedir.

Ey iman etmiş kişiler! Toplantı günü salât için [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma için] seslenildiği zaman, Allah’ın anılmasına hemen koşun, alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz, işte bu, sizin için daha hayırlıdır.

(Cuma 9)

Maide 6’da çağrıya icabet ediliyor.

Bakara suresi 238-239 bahsedilen salatların hepsi Cuma salatından bahseder

Namaz dua demektir. İnsan acizliğini bilip kendi gücünün yetmeyeceği konularda Allah’tan istemelidir. Bunu yaparken belirli bir zaman ve yer ile sınırlı kalmak Allah’ın büyüklüğünü anlamış bir insan için hiç mantıklı gelmiyor olmalıdır. Sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı saatlerinde mi Allah sadece “musait” ve bizi dinleyebiliyor? Tabiki hayır.

Gelenekselciler, sadece peygamberimizden yapması istenen Salat için verilen saatlerinin belirtildiği İsra 78’i sanki tüm Müslümanlara iletilmiş namaz saatleri olarak çarpıtmışlardır.

Namazın anlamı dua etmektir. Dua etmek lazım, Allah ile dertleşmek lazım, ne kadar aciz olduğunu kabullenip ondan istemek lazım, ondan bağışlanma dilemek lazım.

İbadet ise kulluk etmektir. Kur’an’da Allah’ın bizden yapması istediklerimizi yapmak yapmasını istemediklerimizi yapmamak ibadettir.

Namaz kılmak dinin bir gereği olup cennete gitmek için şart olsaydı Allah Maide 69. ayetde bugün kılınan namazı kılmayan Yahudi, Sabii ve Nasranilerin içerisinde de Allah’ın rızasına ulaşıp Cennete gideceklerin varlığından bahsetmiyor olmalıydı.

Maide 69